1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

Çorlu tren kazası: Yine tutuklama yok

23 Kasım 2023

Çorlu'da 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren faciasına ilişkin davada bakım ve denetim görevini yerine getirmediği için kusurlu bulunan sanıklar tutuksuz yargılanmaya devam edecek.

https://p.dw.com/p/4ZNAO
8 Temmuz 2018'de meydana gelen kazada 25 kişi yaşamını yitirmişti
8 Temmuz 2018'de meydana gelen kazada 25 kişi yaşamını yitirmiştiFotoğraf: picture-alliance/AA/H. M. Sahin

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 7'si çocuk 25 kişinin ölümüyle sonuçlanan tren kazasına ilişkin ailelerin adalet arayışı yaklaşık beş yıl dört aydır sürüyor.

8 Temmuz 2018'de meydana gelen ve 328 kişinin de yaralandığı tren kazasına ilişkin 13 sanıklı davanın 17'nci duruşması bugün Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 13 kişi hakkında taksirle öldürme suçundan ceza istenen davada avukatların "olası kast" talepleri reddedildi. 

Duruşmada mütalaasını veren savcı, kaza itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) 1'inci Bölge Müdürlüğü'nde görevde olan Bölge Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt ve Yol Bakım Şefi Özkan Polat'ın, 'Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan cezalandırılmalarını ve tutuklanmalarını talep etti. 

Aralarında üç mühendisin de olduğu diğer sanıkların ise 'basit taksir' suçundan cezalandırılmaları talep edildi.

Mahkeme heyeti tutuklama taleplerinin hükümle birlikte değerlendirilmesine karar vererek davayı 24 Ocak 2024'e erteledi. Sanıklar tutuksuz yargılanmaya devam edecek.

Üst düzey bürokratlar yargılanmıyor

Dört yılı aşkın zamandır devam eden davada, alınan ikinci bilirkişi raporu sonrası sanık sayısı dörtten 13'e çıkarken, şimdiye dek tek bir tutuklama gerçekleşmiş, davanın 11'inci duruşması sonrası Ekim 2022'de tutuklanan 1'inci Bölge Bakım Müdürü Mümin Karasu yaklaşık bir buçuk ay sonra tahliye edilmişti.

Kaza günü görevde olan üst düzey bürokratlar için ise yargı yolu açılmadı.

Aileler, davada tutuklama kararı vermeyen ve TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı üst düzey yetkili ve bürokratlarının yargılanmasına yönelik talepleri reddeden mahkeme heyetine tepki gösterdi.

Savcılık mütalaasında kazanın meydana gelmesindeki temel etkenin şiddetli yağış sonucu ray altındaki desteğin kaybolması ve hava durumunun resmi hava tahmini raporları ile önceden takip edilmemesi olduğu, hava durumu takip edilmediği için şiddetli yağışın meydana geldiği saat ile kaza saati arasında gerekli hat muayenesinin yapılmadığı ve önlemlerin alınamadığı belirtildi. Tren kazasının oluşumunda temel etken olarak kabul edilen demiryolu hattındaki eksikliklerin oluşmaması için önceden önlem alınması gerektiğine işaret edilen mütalaada, kazanın meydana geldiği menfezin bulunduğu hat kesiminin bakım, onarım ve takibinden sorumlu TCDD birimlerinin ilgili mevzuat uyarınca alınması gereken önlemleri almadıkları kaydedildi. 

Talimat yazısında imzası olanlar

TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü'nden bağlı bakım müdürlüklerine 30 Mayıs 2018'de gönderilen Mümin Karasu imzalı "sel, heyelan, taş düşmesi" konulu yazıda, Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan yaz döneminde aşırı yağmur yağışlarının olabileceği bilgisi nedeniyle hava durumunun takip edilmesi, gerekli gözetim kontrollerin artırılması talimatlarının verildiği ifade edilen mütalaada, Turgut Kurt ve Özkan Polat'ın da görev ve sorumlulukları bakımından ilgili yazıyı imzaladıkları ancak üç sanığın da alt birimler bakımından bu yazının gereğinin yapılıp yapılmadığını denetleme görevini yerine getirmedikleri belirtildi. Bu nedenle de sanıklara bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması talep edildi.

Diğer sanıkların ise yazının muhatabı olmamaları, yazıda bahsedilen olumsuz hava koşullarında alınması gereken tedbirlere dair yetki, görev ve sorumlulukları bulunmaması, ayrıca suça konu kazayı ve neticesini öngördüklerine dair dosya kapsamında delil bulunmadığı gerekçesiyle basit taksir suçundan cezalandırılmaları istendi.

Bilirkişi raporları ne diyor?

Dosya kapsamına alınan 2018 tarihli bilirkişi raporunda Turgut Kurt ve Özkan Polat'ın yanı sıra Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım Onarım Memuru Celalettin Çubuk'un da gerekli denetim ve kontrolleri yapmadıkları gerekçesiyle asli kusurlu oldukları belirtilmişti. 2021 tarihli bilirkişi raporunda kaza bölgesinde yer alan menfezin hizmet ömrünü doldurduğuna işaret edilirken, 2023 tarihli ek bilirkişi raporunda TCDD asli kusurlu bulunmuştu.

Raporda, "Olağanüstü hava koşulları ile ilgili gerekli önlemleri almayan ve meteorolojik durum ile hava koşulları hakkında gerekli koordinasyonu sağlamayan; TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri ve diğer ilgili müdürlüklerin asli kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır. Demiryolu altyapısı ve sanat yapılarını üstyapıda yapılan yenilemelere uygun hale getirmeyen; TCDD Genel Müdürlüğü'nün altyapı ve sanat yapılarını yenilemeden sorumlu başkanlığının asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Mevcut durumda, demiryolu altyapısı ve üstyapısının, olası problemlere karşı her gün düzenli olarak kontrol edilmesi için sorumlu personel olan Yol ve Geçit Kontrol memurlarını yeterli sayıda istihdam etmeyen; TCDD Genel Müdürlüğü'nün Yol ve Geçit Kontrol Memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığının asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır" ifadeleri yer almıştı.

Çorlu tren kazasına ilişkin dava 2019 yılında başlamış, yakınlarını kaybedenler Çorlu Adalet Sarayı önünde gösteri düzenlemişti.
Çorlu tren kazasına ilişkin dava 2019 yılında başlamış, yakınlarını kaybedenler Çorlu Adalet Sarayı önünde gösteri düzenlemişti. Fotoğraf: DHA

Türk Ceza Kanunu'na göre 'taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak' suçunun, fiilin birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası bulunuyor. Bilinçli taksirde, taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılıyor.

Mısra Öz: Acıya saygıları yok

Duruşmanın ardından aileler ve avukatlar, mahkeme önünde açıklama yaptı. Faciada oğlu Oğuz Arda Sel ile eski eşi Hakan Sel'i kaybeden Mısra Öz, olası kasttan ceza almaları yönündeki taleplerinin karşılık bulmadığını vurguladı. Öz, "Bugüne kadar buraya getirilmelerine bir türlü cesaret edemedikleri Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı olan İsa Apaydın ve Ali İhsan Uygun gibi isimlerin buraya en azından tanık sıfatıyla getirilmelerini, bir kere olsun koltuklarından kaldırılmalarını talep ettik… Ne yazık en azından tanık olarak buraya birilerinin getirilmesine cesareti olmayan hâkimleri karşımızda gördük" dedi.

Dava süresince davayı takip eden gazetecilere, sosyal medyadan takip eden yurttaşlara, ailelere davalar açıldığını hatırlatan Öz, "Yetmedi, bugün hâkim, kendi ağzıyla 'Şunu' diye beni göstererek benim bugüne kadar verdiğim mücadelenin çeyreğini bu dava için göstermemiş biri olarak 'Şunu tutuklayın' dedi. İnanabiliyor musunuz… Ben her gece acaba oğlum orada camdan fırlarken, bedeni parçalarla bölünürken ne hissetti diye düşünmekten uyuyamıyorum. Hiç bunları biliyorlar mı? Acıya saygıları yok. İnsana saygıları yok" ifadelerini kullandı.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim? 

DW-Reporterin Pelin Ünker
Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.@pelinunker